Harika bir belgesel olan Cosmos'un bir bölümünde de anlatılan uzay bilimci Mikołaj Kopernik'in doğduğu şehir, Ortaçağda kurulmuş Polonya'nın en eski şehirlerinden birisi Toruń şehrindeydim bugün... Polonya'nın görülmesi gereken en etkileyici şehirlerinden birisi olan Toruń, ilk bilinen yerleşim yerleri M.Ö. 1100 yılına kadar ulaşsada, 1231 baharında Töton Şövalyeleri, Vistula Nehrini aşarak, şehre bir hisar inşa etmişler ve 28 Aralık 1233 yılında, Töton Şövalyeleri olan Hermann von Salza ve Hermann Balk, Toruń ve Chełmno şehirlerinin kuruluş bildirgelerini imzalamışlar. 1280 yılında ise şehir Hansa Birliği'ne katılarak önemli orta çağ ticaret şehirlerinden biri haline gelmiş. Yani anlayacağımız bir çok ortaçağ şehri gibi Toruń da zamanın en önemli ticaret yerlerinden birisi olmuş ve bizlere 2. Dünya Savaş'ı sırasında en çok zarar gören ülke olan Polonya'da bile savaş sırasınca hiç etkilenmeyerek 21. YY'a kadar kalmayı başarmış bir çok Gotik mimariyi ayakta tutmayı başarmıştır. Aynı zamanda bu gotik şehir 1997 yılında ortaçağdan kalan eski şehir meydanıyla UNESCO Dünya Mirası Sit Listesine adını yazdırmayı başarmış...

Toruń aynı zamanda bu şehirden sonraki durağım olacak olan Bydgoszcz ile birlikte Kuyavi-Pomeranya Voyvodası'nın iki başkentinden biridir. Şehirler ve çevrelerindeki eyaletlerle Bydgoszcz-Toruń ikiz şehir metropol bölgesini oluşturur.

Şehre ilk adımımı atmamla birlikte genel olarak Polonya'da bir çok mimari bir birine benziyor olmasına rağmen Toruń beni bir farklı etkiliyor. Gotik mimariden kalan eserlerin verdiği etki ile şehirdeki görülmesi gereken detayları es geçmemek olmuyor.

Toruń Katedrali

Toruń Katedrali, bu eski şehrin ana ibadet noktası ve şehrin üç Gotik tarzda inşaa edilmiş kiliselerinden birisiymiş. Bu kilisenin geçmişi 13. YY'a kadar dayanıyor. 13. YY'da, 1260larda yapılan bu kilise ilk zamanlar da daha küçük bir yapıya sahipken, 14. YY'da uzunca bir koridoru olan ikinci kiliseyi inşaa etmişler. Anlaşılacağı üzere pek çok restorasyon ve değişlik geçiren bu kilise şu anki mevcut formuna 15. YY'ın sonlarında kavuşmuş. Katedralin kulesinde, Polonya'nın ikinci en büyük kilise çanı olan Tuba Dei(God’s Trumpet) bulunuyor. Aynı zamanda bu çan Avrupa'da ortaçağdan kalan en büyük çanlar listesinde bulunuyor. Polonya'daki ortaçağdan kalan en büyük kilise çanı ise yapımı Tuba Dei'den sadece 20 sene sonrasına dayanan Kraków'da bulunan Wawel Katedralinde bulunuyor. Toruń Katedralinin Güney tarafında Vistula Nehri'ne doğru bakıldığında görünen saat ise Katedralin yapımındaki son yıllar olan 15. YY'dan kalma.


Booking.com

Eski Şehir Meydanı (Stare Miasto)

Genel olarak tüm Avrupa şehirlerinde olduğu gibi Toruń'un eski şehride, bu şehrin kalbini oluşturuyor ve şehre hayat katıyor. Burada ortaçağa ait bir çok kiliseyi, yapıyı görmeniz mümkün. Özelliklede Toruń'un geçmişinde Hansa Birliği tarafından yönetildiğini varsayarsak... Hansa birliği ticarete önem veriyordu, bu yüzden Toruń'un eski meydanında da oldukça göz alıcı yapılara rastlamak mümkün. Şehir meydanındaki en önemli yapılardan birisi Ratusz Staromiejski yani eski belediye binası ve belediye binasının hemen önünde yer alan Kopernik'in bronz heykeli gözlerden kaçmıyor. Gün boyunca burada onlarda yabancı turisti ve şehrin ve Kopernik'in geçmişini öğrenmek isteyen Polonyalı turistlerin olduğunu fark edeceksinizdir. Ratusz Staromiejski'nin bir diğer köşesinde turistlerin ilgisini çeken heykel ise 1914'de yapılan bronz çeşme: Kurbağalar ve Kemancı, şehrin efsanesine göre kasaba halkı tarafından sevilmeyen bir cadı şehri kurbağaların istilasına tutmuş ve Janko Muzykant adlı bir kemancı da kemanını çalarak kurbağaları şehirden uzaklaştırmış. Aynı zamanda çeşmenin kenarında bulunan sarı kurbağalara dokunmakta adettenmiş.

Ratusz Staromiejski

Old Town Hall – Eski Belediye Binası

Belediye binası mı?... Toruń belediye binasının tarihi 14. YY'a kadar dayanıyor. Toruń şehrinin en zengin dönemlerinde olan 1500'lerin başında yapılan bu bina inşasından bu yana Gotik mimarisini korumuş bu yapıya Rönesans döneminde yapılan bir kaç eklemeden başka bir değişim söz konusu olmadığı için o döneme ait yaşantıyı şu anki çağımızda gözler önüne sergiliyor. Ortaçağda bu bina bir belediye binası olarak kullanılıyormuş fakat şu anda Polonya'nın en eski müzelerinden birisi olmuş durumda. Müzede, ortaçağdan kalma Gotik resimler ve cam eserler, 17. ve 18. yüzyıla ait el işlemeleri ve 1800’lerden günümüze dek yapılan Polonyalı ressamların eserleri (Witkacys ve Matejkos dahil olmak üzere) sergileniyor.  Toruń'u panoramik olarak seyretmek isterseniz Toruń belediye binasının kulesine 175 basamak tırmanmanızı öneririm. Kuleye çıkmak için en bir bilet almanız gerekecektir.

Toruń Kalesi

Töton Şövalyeleri, ilk kalelerini 1246'da Torun'da, putperest Prusyalıları yendikten sonra kırmızı tuğlalı bu kaleyi diğer kalelere benzemeyen bir at nalı biçiminde inşa etmişler. 1454'te kasaba halkının isyanı sonucu, halk kaleyi bombaladı ve Töton Şövalyeleri halka boğun eğdi. Halkın bu başarısı sonucu, kasaba halkı, Töton Şövalyeleri'nin gelecekte şehirde yeniden yerleşemeyeceğinden emin olmak için Toruń kalesini tamamen tahrip etti.Kale 1454'ten beri eski şehrin eteklerinde kalıntırıyla yaşıyor.

Kaleye giriş için cüzi bir miktar para ödeyip içeriden gezebilirsiniz veya dışarısından yürüyerek kalenin bir çok bölümünü gezmeniz mümkün. Eğer Vistula Nehri boyunca yürürseniz kalenin savunma duvarlarını ve 3 şehir kapısınıda görebilirsiniz(Manastır Kapısı - Brama Klasztorna, Denizciler Kapısı - Brama Żeglarska ve Köprü Kapısı - Brama Mostowa).Bu kapıların tümüne şehir merkezindeki yollardan ulaşılabilir. Nehire en yakın kırmızı tuğlalı savunma duvarı 1800'lerde inşa edilen en yenisiydi. Bu yeni duvarın arkasında eski, ortaçağdan kalma bir tuğla ve taş duvar olan Töton Şövalyelerine ait bir sur duvarı var. Her iki duvar da bazı onarım çalışmaları ile yenilendi. Manastır Kapısı'ndan bu kalıntılara yürümemiz 10 dakikadan biraz daha uzun sürdü.

Kopernik Evi Müzesi

Torun'u ziyaret ederken, şehrin en sevdiği oğlunun kim olduğunu öğrenmek çokta uzun sürmez. Şehrin her yerinde Kopernik'e adanmış anılar mevcut, hatta kurabiyelerinde bile. 19 Şubat 1473'te doğan Mikolaj Kopernik'in tam olarak bu evde doğup doğmadığı bilinmesede şu anda bu müze ünlü Astronomun hayatına ve çalışmalarına dair eserler barındırıyor. Cosmos belgeselini izledikten sonra Toruń'a geldiyseniz buraya uğramadan Toruń gezimizi bitirmek olmaz. Gerçek bir hazineymiş gibi 15. YY'dan bu yana saklanan evin ahşap merdivenlerinden yukarı kata çıkarken o dönemin zarif tasarımı ve orta çağ döneminin güzelliğini fark ederek evi geziyorsunuz.

Bronz Eşek Heykeli

Toruń'a geldiyseniz bu heykeli gözden kaçırmanız imkansız. Kopernik heykelinin karşısındaki sokak köşesinde (Belediye binasının önünde) ve ana kiliseden St. Johns Katedrali'ne 1 blok uzaklıkta bulunması kolay bu heykelin üzerinde oturarak fotoğraf çektirmeyin. Her ne kadar bu eşek uzaktan eğlenceli ve güzel görünsede yaklaşında sırtındaki izleri görünce aslında bu heykelin hikayesinin pekte eğlenceli olmadığını anlıyorsunuz.

1600'lerde köşede duran bu eşek, yanlış yapanları cezalandırmak ve askerleri disipline etmek için bir kazık olarak kullanıldı. Eşeğin üzerine oturduktan sonra, kurbanın altındaki ağrıyı arttırmak için kurbanın bacaklarına ağırlıklar bağlanırmış. Yoldan geçenler aynı zamanda eşeğe oturan kişiyi de küçük düşürürlermiş. Bu cezayı suçlu 1 gün boyunca çekmek zorunda kalırmış. Bu yüzden bu eşeğin üzerine oturup fotoğraf çektirmek isteyen birisini görürseniz ikinci kez düşünmelerini önerebilirsiniz.

Dwór Artusa (Artus Evi – Arthus Court – Artus House)

1891 yapımı Neo-Rönesans bina, 1386 tarihli Artus Evi’nden modellenerek yapılmış. Burası 1311 ve 1842 yılları arasında şehirde faaliyet gösteren St. George Kardeşliği’nin sırası olmuş.

Krzywa Wieża (Eğik Kule – The Leaning Tower)

Nehrin kıyısından manastır kapısına doğru yürürseniz bu kuleyi gözden kaçırmanız imkansız olacaktır. 14. YY'da şehir surlarının bir parçası olarak yapıldığında düz olan bu kule, zamanla zemindeki oynamalardan dolayı eğilmeye başlamış ve günümüzde Eğik kule olarak bizleri ziyaret ettiriyor. Ayrıca her ne kadar dikey olarak önemli ölçüde eğik olsada bu eğikliğin açısı bulunduğumuz konuya göre farklılık gösteriyor.

Torun'un Szeroka Sokağı (ul. Szeroka)

Bu orta çağ şehrinin en popüler caddesi, aslında genel olarak yerel esnaflardan ve yerel insanlardan başka bir önemli noktası yok fakat bunca gezinin ardından güzel bir yürüyüş ile Szeroka sokağında bulunan göz alıcı evleri ve eğer gün batımı saatine denk geldiyseniz gün batımını izlemekten keyif almanızı dilerim.

Gingerbread Museum (Zencefilli Kurabiye Müzesi)

Zencefilli kurabiyeden (pierniki) vazgeçemeyen birisiyseniz Toruń sizin için yeni bir mutfak olabilir. Toruń'un zencefilli kurabiyeleri burada oldukça meşhur, hatta bu kurabiyeler için kendi fabrikasını bile kurmuşlar, orta çağ mimarisine sahip bu fabrikada kendi zencefilli kurabiyenizi tasarlamayı da deneyebilirsiniz.

Not: Bunu evde de deneyebilirsiniz, ama burası bir nevi yeri sayıldığı için anı olarak yapabilirsiniz. :)

Son olarak benim gibi Friends hayranları varsa Torun'da Central Perk Cafe temasıyla yapılmış bir kafe bulunmakta. Soluklanmak için Szeroka sokağında bulunan bu kafeye uğrayabilirsiniz. 😍


Booking.com


Sosyal medyadan da beni takip etmeyi unutmayın. :)

https://www.twitter.com/CemAtesh

https://www.instagram.com/CemAtes

https://www.facebook.com/CemAtes

Hüseyin Cem Ateş sitesine başarıyla abone oldunuz.
Tekrar hoşgeldiniz! Başarıyla giriş yaptınız.
Harika! Başarıyla kaydoldunuz.
Harika! Hesabınız tamamen aktif, artık tüm içeriğe erişiminiz var.